Fantastik Evrenin Kibirli Doktoru


Pazar günü kendisini izleme şerefine eriştiğim yapımdır. Şimdi kim bu Dr.Strange? Hayır yani nerden çıktı.Yıllardır süregelen süperman batman örümcek adam üçlüsünden öteye gitmeyen (popülerlik yönünden) sinema evreninde şu aralar bir patlama yaşanıyor.Özellikle bir dünya karakteri olmasına karşın kafayı batman ve superman ile bozmuş bir DC evreni var. Diğer tarafta Örümcek Adam ,X-Man, Iron Man, Ant-Man,Thor,Kaptan Amerika,Deadpool,Wolwerine,Hulk,Fantastik Dörtlü gibi yavaş yavaş tüm karakterlerine film çeken bir Marvel evreni var ki karşılarında saygı ile eğiliyorum.  İşte bu dopdolu fantastik evreninden bir de Dr.Strange’i çıkarıp önümüze attı Marvel.İyi de yaptı bence. Çizgi roman delisi biri değilim.Ya da tüm Dc Marvel karakterlerini bilen biri hiç değilim.Benimkisi sinema fanatikliği ile başlayan bir fantastik evren hayranlığı.
Gelelim filmimize. Bilet için kuyruğa yaklaşırken gördüğüm kalabalıktan önce gözüm korktu. Sonra dedim ki yaklaşık 8 film var ne kadar dolabilir ki salon. Tabi ki de yanıldım. Sıra bana geldiğinde yaklaşık 10 koltuk falan kalmıştı.Gözlerim büyüdü resmen.Fazla kalabalık salonda film izlemeyi sevmem yetmiyormuş gibi bir de Benedict afişten göz kırpıyordu. Kendisini muazam ingiliz aksanlı  Sherlock tiplemesinden herkes tanıyor zaten. Hatta kalıbımı basarım filme girenlerin yüzde 80 i sırf onun için gelmiştir. Yani çizgi roman evreni konusunda bilgisi olan o kadar yoktur. Hadi superman batman gibi yıllardır var olan filmler sayesinde o karakterlerin çizgi romanlarını okumasak da adeta yaşamlarını ezbere biliyoruz. Ama film çekilmeden Dr.Strange kim diye sorsalardı büyük bir çoğunluk bilemezdi. Yalan yok bende bilmiyordum. Tabi filme gitmeden küçük bir araştırma yaptım. Ünlü bir beyin cerrahı olan karakterimizin geçirdiği bir trafik kazası sonucu aşık olduğu işini bırakmak zorunda kalması durumu var. O kadar işine aşık bir adam ki ellerinin fonksiyonunu geri kazanmak için batı ilmini bırakıp kendini doğu ilmine teslim ediyor. Tabi filmimizin karakteri temelde bir nevi süper kahraman olduğu için olaylar fantastik evrene taşınıyor.


Marvel filmlerinin en sevdiğim yönü mizah anlayışı. Dr. Strange filminin içinde de doktorun kibirli yapısından dolayı epey gırgır bölümler var. Kütüphane sahneleri minik minik esprilerle bezeliydi. Özellikle final sahnesi salonu yıktı geçirdi diyebiliriz. Çünkü beklenmeyen bir aksiyon patlatılmış. Söylemeden geçemeyeceğim pelerine karakter verilmesi fikri de çok komik ve orjinal olmuş. Zira çizgi romanda böyle bir durum yokmuş.Bir ilk film olmasından dolayı olaylar biraz hızlı ilerletilmiş. Doktorun mistik dünyada gelişimi hızla verilip hemen olaya dahil olması çok gözümüze battı mı? Pek de batmadı. Gönül isterdi tabi daha uzun olsaydı ama filmlerin ortalama süresi belli olduğu için buna da şükür demekle yetiniyorum. Yeni tanıştığımız karakterin Marvel evreninin en güçlü karakterlerinden olduğunu da aklınızın bir köşesine ekleyelim. Filmin içinde Avangers’a  Matrix’e  göndermeler de var.



Görsel açıdan beni epey tatmin etti. Genelde süper kahraman filmlerinin bilgisayar ortamında çekilen sahneleri çok göze batıyor. Açık seçik bilgisayarda yaptık diye bağırıyor. Ama Dr. Strange’de böyle bir durum yok. Sahneler gerçekçi yansıtılmış .Ayna boyutu, astral seyahat boyutlarının yansıtılış şekilleri bence iyiydi. Kötü karakterler ve karanlık dünya betimlemesi de yeterliydi.Tek sıkıntı film 3D olduğu için ve sahnelerdeki iç içe giren binalar gibi hızlı hareketlilik gözü epey yordu.
Konu açısından filmde bariz bir kopukluk yok. Sahneler birbiri ardına anlaşılır biçimde akıyor. Sadece her şeyin bir anda olup bitmesi dediğim gibi bir tık rahatsız ediyor. Zaten mistik bir evren büyü varken otomatikman olayların zaman boyutundan kopması kimi zaman yahu bu adam ne ara bu kadar gelişti dedirtebiliyor.



Oyuncu kadrosu zaten iyi.  The Ancient One karakterine hayat veren Tilda Swinton’un oyunculuğuna diyecek yok. Ruhani dünyanın liderliğini başarılı yansıtmış. Dövüş sahneleri hatta özellikle yelpazenin de işin içine girdiği sahneler baya güzel. Kötü adamımız  Kaeciliu’u Mads Mikkelsen canlandırıyor. Karakterin karanlığa ruhunu adanmışlığını başarılı bir şekilde yansıtıyor ki sadece makyajla kötü adam olunmayacağını oyunculuğu ile ortaya koymuş.  Mordo karakterine Chiwetel Ejiofor can veriyor. Kendisi kesin çizgileri olan düz bir adam .Bunu iyi yansıtmış mı evet ama filmin son sahnesindeki çıkışı klişe miydi orası tartışılır. Chiristina Palmer karakterine ise Rachel McAdams hayat veriyor. Kendisi doktorun en yakını aynı zamanda en uzağı diyebiliriz. Malum kadın erkek ilişkileri karışık olabiliyor oralara girmeyelim. Kendisinin güçlü kadın doktor çizgisi başarılı. Doktorumuza hem gerçek hem mistik dünyada yardımlarını esirgemiyor. Ara ara da komik durumlara düşmüyor değil. Gelelim soyadını düzgün söyleyene pek rastlamadığım Benedict Cumberbatch abimize. Adam oynuyor diyeceksiniz. Evet oynuyor ona lafımız yok ne haddimize. Ama bu Benedict abimizin hep zeki ve kibirli karakterleri oynamasını ne yapacağız? Yakışmıyor mu yakışıyor.Göze batıyor mu? Pek battığı söylenemez ama bundan rahatsız olanlar da varmış. Ben kendi adıma rahatsız değilim çünkü Dr.Strange karakteri bir insana bu kadar yakışabilirdi bence.Deyip büyük konuşup deli gibi eleştiri alıyormuşum. Olsun ona da razıyız. İşini güzel yapana bizden hep destek tam destek.

 Şöyle bir toparlamak gerekirse fantastik evreni seviyorsanız Dr. Strange filmi sinemada keyifli zaman geçirebileceğiniz bir yapım.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

24 Farklı Kişilik Bir Bedende: SPLİT

Ghost in the Shell: Kabuktaki Hayalet

Dost mu ? Arkadaş mı?