10 Kasım…Peki ya sonra?



Bugün 10 Kasım 2016.Atatürk’ün aramızdan ayrılışının yıl dönümü.Her sene olduğu gibi bu sene de bayraklar 9.05 te yarıya indi her yerde insanlarımız saygı duruşunda durdu İstiklal Marşı okundu. Törenler yapıldı.İnsanlar Atatürk resimlerinin olduğu tişörtler giydi.Evine kabrine akın akın ziyaretçiler doldu taştı. Her sene yapılan bir günlük saygı günü yine tekrarlandı.
Peki ya sonra? Sonrası hüzün…Hüzün onu kaybettiğimiz için de var tabi ki ama asıl hüzün insanlığımızın dümdüz olması. Neden mi? Hepimiz onu okullarda hatta aile içinde küçücükken tanıdık. O bizim kurtarıcımız önderimiz dediler. Her miniğe soruldu “Atatürk kimdir?” diye.Küçük bedenler yanıtladı “ En büyük Türk” diye. Okula gittik tarih dersleri aldık. Atatürk ne zaman doğdu , ne zaman öldü, hangi okullarda okudu, annesi kim ,babası kim, Milli Mücadele dönemi , savaşlar derken herkes bir şeyler öğrendi. Ama eksikti.Bizler onu hep Kurtuluş Savaşı dönemi kahramanlıklarıyla liderliğiyle över tanırız. He bide rakı içip mayolu fotoğrafları olmasına takan kitle de var tabi.
Böyle bir lidere sahip olma şerefine erişmiş bir ülkenin o lider hakkında sadece bunları bilmesi ve döndürüp döndürüp bunları konuşması çok içler acısı. Dünya'nın çoğu yerinde heykelleri olan büyük devlet adamı ,bilim adamı olarak anlatılan Ata’mızı maalesef ki yeterince tanımıyoruz. Bitik bir ülkeyi nasıl küllerinden yeniden doğurduğunu düşünmüyoruz. Neler yaşadığını,hangi kitapları okuduğunu, uyguladığı politikaları bilmiyoruz. Çünkü ayrıntı ile ilgilenmiyoruz. Kurtardı mı kurtardı bitti. Ama böyle olmamalı. Lafa gelince kendimizi tüm milletlerden üstün görmeyi biliyoruz ama kendi liderimizi dış ülkelerdeki insanlar kadar tanımıyoruz. Ayrıca bunun öyle eğitim sistemi ile ilgisi falan da yok. Yüzlerce kitap var onun hakkında. Madem bu kadar ölesiye saygı duyuyorsunuz önce saygı duyduğunuz adamı tanıyın derim. Öyle kuru kuru ah Atam vah Atam ile olmuyor.

Ne yazık ki tüm düşünce sistemleri ile görüşleri ile tanınması gereken bir lider kendi milleti tarafından tanınmıyor. Öyle sene de bir gün bir dakikalık saygı duruşu ile ödeyemezsiniz ona olan borcunuzu. Dizinizi kırıp okuyarak onu gerçekten tanıyıp öyle tanıtarak ancak bir şeyler yapabilirsiniz. Tabi söz dönüp dolaşıp her türlü okumaya gelir. Ne gariptir ki okumayı öğrenmeyi bu kadar seven bir liderin , okumayı öğrenmeyi sevmeyen dümdüz yaşayan bir millet tarafından ölümüne seviliyor olması(!) Neden onu tam olarak tanımayıp anlamadığımızın en güzel kanıtı bu olsa gerek. Bu millet okumadıkça bilinçlenmedikçe böyle bodoslama yaşamaya devam ettikçe kimse Atatürk'e olan borçtan bahsetmesin… 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

24 Farklı Kişilik Bir Bedende: SPLİT

Ghost in the Shell: Kabuktaki Hayalet

Dost mu ? Arkadaş mı?