Dost mu ? Arkadaş mı?



Gün içerisinde çok kolay ağzımızdan dökülen kelimeler var;dostum,arkadaşım,kankam,kankim, canım, cicim vs vs. En çok hakkı yenen kelimenin dostluk olduğu kanısındayım. Hayatınızda bir çok insanın dokunuşları ile yaşarsınız. Eğer bir insan sizi hep mutlu ediyorsa ona karşı bir koala moduna geçme yarışında olan çok kişi var etrafımda.Hep onunla vakit geçirir, en yakınının o olduğunu iddia eder, her şeyini ona anlatır gibi.Ancak öyle bir an gelir ki bir adet tatsız vaka yaşanır.O çok sevilen göklere çıkarılan kişi anında yerin 7 kat dibine sokulur.Çünkü pembe baloncuklar patlamaya başlamıştır. İnsan ilişkilerindeki en kilit noktadır , hani şu rezil ve vezir durumu.Sen zaten hep vezir olamayı arzuluyor isen rezil olmaya mahkumsundur. Çünkü her anın bir şahı da bulunmakta.Yani elbet bir gün gözden çıkarılırsın. Ama rezil olmaktan yana bir sıkıntın yok ise (tabi ki de haklı olduğu müddetçe) kazanan tarafa doğru gidiyorsun demektir. Dostluk kavramı tam burada devreye giriyor işte. Dost dediğin yeri gelir seni yerden yere vurur yeri gelir omuzlarında taşır. Yerden yere vurduğu zamanlarda bile yine yanındadır.Ama arkadaşlık menfaat üzerine kurulu bir ilişkiye dönüşmeye açık bir platformdur. Dostluk kurumunda böyle bir şey yaşamazsın. 

İnsanların kendilerine sakladıkları sırlar vardır.Bu sırlar öyle kolay kolay aile ile arkadaşlar ile sevgili ile paylaşılmaz.Ama dostlarla çok rahat paylaşılır.Çünkü o her an yanında olacağını ispatladığı için o mertebeye yükselmiştir. Arkadaşının bir süre seni arayıp sormaması mesaj atmaması sana koyar. Ama dostunun ki koymaz.Çünkü bilirsin o her daim olduğu yerde ve kalbinin bir köşesinde sen varsındır. Belki aylarca konuşamadığın zamanlar olur hele ki uzakta ise. Ama tek bir arama ya da görüşme ile sanki en son dün konuşmuş gibi sohbete devam edersin. İşte arkadaşınla bunu yapamazsın. 

Arkadaşlık her daim yıkılabilme potansiyeline sahip bir binadır.Ama dostluk baki kalır.Şöyle bir dönüp bakın hayatınıza. Hatta şu hiç kopamadığınız sosyal medya hesaplarınıza dönüp bir bakın. Orada kiminizin 100 kiminizin 1000 tane arkadaşı var.O kadar kişi içinden kaçı ile düzenli diyalog halindesiniz ya da kaçının paylaşımlarını gördüğünüzde yüzünüzde bir gülümseme oluşuyor.Bir , iki ,on , on beş ? Kaçı ile diyaloğunuz naber nasılsından öteye gidiyor? Ya da kaçına hal hatır sormadan pat diye derdinizi anlatabiliyorsunuz ve o bunu yadırgamıyor? Bu yüzden midir çoğu insanın bu kadar sosyal olmasına karşın kendini yalnız hissetmesi? Ya da kendini sosyal ve sevilen biri zannetmesi? 

İşte tam olarak bu nedenlerle şu caaanım dostluk mertebesinin apoletini her önünüze gelene takarak değerinin düşmesine yardımcı olmayınız.İstirham ediyorum efenim...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

24 Farklı Kişilik Bir Bedende: SPLİT

Ghost in the Shell: Kabuktaki Hayalet