Kayıtlar

2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bambaşka Bir Bilim Kurgu: Arrival (Geliş)

Resim
İçlerinde uzaylıların dünyamıza gelmesi olgusunu taşıyan hatırı sayılı filmler var. Bu filmlerde genellikle uzaylılar istilacı dünyamızı ele geçirmeye gelen varlıklar olarak gösterilir. Her zaman ki gibi ana merkez Amerika’dır. Ve filmlerin sonunda Amerikan askerleri dünyayı kurtarır klişesi mevcuttur. Arrival filmini başka kılan ise filmdeki dünya dışı varlıkların dünyanın 12 farklı bölgesine konuşlanmış olması ve tüm bu ülkelerin birbirleri ile temas halinde olmaları. Tabi ki bizim karakterimiz Amerika’da ancak filmde tüm ülkelerde bu varlıklarla iletişime geçiliyor ve bir şeyler öğreniliyor. Yani tek bilen Amerika rolü bırakılmış. Baş karakterimiz hatta bence tek karakterimiz  Amy Adams’ın hayat verdiği Dr.Louise Banks. Dr. Louise bir dil bilimci. Hatta devlet adına bazı çeviriler yapmış gizlilik yemini olan ileri düzey bir bilim insanı. Dünya dışı varlıklar ortaya çıkmaya başladığında onlarla iletişime geçilmesi için tüm dünyada bilim insanları seferber edili...

Başarıya giden yolda her şey mubahtır (!) sözünün kanıtı : Gece Vurgunu

Resim
Jake Gyllenhaal’ın başrolünde oynadığı 2014 yapımı dram gerilim ve suç türlerinin özelliklerini taşıyan film. Kendimce başarılı bulduğum ve tüm filmlerini kaçırmadan takip ettiğim aktör bu filmde de harikalar yaratmış. Louis Bloom karakterine can veren Jake Gyllenhaal oyunculuğu   ile adeta tüyler ürpertiyor. Filmin başında hırsızlık yaparak para kazanmaya çalışan Louis ilerleyen sahnelerde bir trafik kazasına şahit olur. Olay yerine gelen gazetecileri gördüğünde karakterimizin zihninde bir fikir belirir: ”İşte benim işim!”.  Louis elinde kamerası ve polis telsizi ile Batman misali gecelerin adamı olur. Telsizde duyduğu ve önemli olduğunu düşündüğü her durumun olay yerine acilen intikal eder ve çekim yapar. Yalnız onu diğer gazetecilerden ayıran bazı yönleri vardır. Bol kanlı vahşet dolu görüntüler. Reytingleri düşük olan bir kanalın haber müdürünü adeta kafalar ve haberlerini düzenli olarak yayınlatarak para kazanmaya başlar. Louis işini yaparken iş etiği denen...

10 Kasım…Peki ya sonra?

Resim
Bugün 10 Kasım 2016.Atatürk’ün aramızdan ayrılışının yıl dönümü.Her sene olduğu gibi bu sene de bayraklar 9.05 te yarıya indi her yerde insanlarımız saygı duruşunda durdu İstiklal Marşı okundu. Törenler yapıldı.İnsanlar Atatürk resimlerinin olduğu tişörtler giydi.Evine kabrine akın akın ziyaretçiler doldu taştı. Her sene yapılan bir günlük saygı günü yine tekrarlandı. Peki ya sonra? Sonrası hüzün…Hüzün onu kaybettiğimiz için de var tabi ki ama asıl hüzün insanlığımızın dümdüz olması. Neden mi? Hepimiz onu okullarda hatta aile içinde küçücükken tanıdık. O bizim kurtarıcımız önderimiz dediler. Her miniğe soruldu “Atatürk kimdir?” diye.Küçük bedenler yanıtladı “ En büyük Türk” diye. Okula gittik tarih dersleri aldık. Atatürk ne zaman doğdu , ne zaman öldü, hangi okullarda okudu, annesi kim ,babası kim, Milli Mücadele dönemi , savaşlar derken herkes bir şeyler öğrendi. Ama eksikti.Bizler onu hep Kurtuluş Savaşı dönemi kahramanlıklarıyla liderliğiyle över tanırız. He bide rakı içip...

Fantastik Evrenin Kibirli Doktoru

Resim
Pazar günü kendisini izleme şerefine eriştiğim yapımdır. Şimdi kim bu Dr.Strange? Hayır yani nerden çıktı.Yıllardır süregelen süperman batman örümcek adam üçlüsünden öteye gitmeyen (popülerlik yönünden) sinema evreninde şu aralar bir patlama yaşanıyor.Özellikle bir dünya karakteri olmasına karşın kafayı batman ve superman ile bozmuş bir DC evreni var. Diğer tarafta Örümcek Adam ,X-Man, Iron Man, Ant-Man,Thor,Kaptan Amerika,Deadpool,Wolwerine,Hulk,Fantastik Dörtlü gibi yavaş yavaş tüm karakterlerine film çeken bir Marvel evreni var ki karşılarında saygı ile eğiliyorum.  İşte bu dopdolu fantastik evreninden bir de Dr.Strange’i çıkarıp önümüze attı Marvel.İyi de yaptı bence. Çizgi roman delisi biri değilim.Ya da tüm Dc Marvel karakterlerini bilen biri hiç değilim.Benimkisi sinema fanatikliği ile başlayan bir fantastik evren hayranlığı. Gelelim filmimize. Bilet için kuyruğa yaklaşırken gördüğüm kalabalıktan önce gözüm korktu. Sonra dedim ki yaklaşık 8 film var ne kadar dolabilir...

Filmi Yaşamak

Resim
Bilmem ne kadar seversiniz sinemayı. Çoğu fırsat buldukça gider kimi evde televizyonundan izler . Ama genel olarak ülkemizde sabit  bir sinema seyircisi kitlesi var. Hele ki sağımız solumuz AVM olmuşken sinemaya gitmek daha kolay bir hale geldi.Tabi sektör büyüdükçe fiyatlar arttı.Hatta gereksiz bir artış olduğu bile söylenebilir.Kimi yerlede 25 liraya kadar çıkan fiyatlar mevcut ki bunlar 2D için, bunun 3D si IMAX i de var gerisini siz düşünün.Genel olarak filmden ziyade dizi toplumu olduğumuz düşünülürse bunlar fazla gündeme gelen sorunlar olmuyor. Gelelim o an’a. Bir filmi sinema salonunda izlemenin vermiş olduğu o eşsiz duygu. Kocaman perde ve bangır bangır sesler eşliğinde adeta filmin içindesinizdir. Filmi yaşıyorsunuzdur. Senaryosu çekimi de güzelse tadından yenmez. En keyifli  iki saatidir gününüzün. Aynı hisleri  televizyonunuzdan ya da bilgisayarınızdan izlerken tam anlamı ile hissedemeyebilirsiniz. Mesela ben , sinemada izlediğim bir film her zaman d...

Çocukluk

Resim
Hepimiz bir zamanlar çocuktuk elbet.Ama şanslı ve şanssız dönem olarak ayrı iki dönem bulunmakta.Çocukluğunuz 2000 li yıllardan önce geçti ise çok şanslısınız demektir.2000 li yılların başları da bir nebze iyiydi tabi.Neden sonraki döneme şanssız dendi?Kime göre neye göre? Tam tersi şanslı olduklarını düşünen bir grup da var.Onları milenyum çağı çocukları olarak nitelendirip şanslı olduklarını düşünenler oldukça çok.Etrafınızda bizim zamanımızda bunlar yoktu diyenlere çok rastlıyorsunuzdur bu milenyum çağında. Belki şu an olan çoğu şey yoktu ama bizim çocukluğumuz vardı.Ben sokakta deli gibi oyun oynayıp akşam annesi eve çağırıyor diye surat asmamış bir çocuğa çocukluk yaşamış demem arkadaş. Her biri evlere kapatılmış ellerinde tabletler bilgisayarlar telefonlar...Bu muydu herkesin çok sevdiği o çocukluk dönemi demezler mi adama.Ben derim.Ben çocukluğunu doya doya yaşamış 93 tayfasındanım .Bizler eve koşarak gelip hızlıca ödevlerimizi yapıp soluğu sokakta alırdık.Hunharca oynardı...

Büyülü Kutu

Resim
                                                                            Hayat koşuşturmasından gelen yorgun bedenler itina ile yemeğini yer televizyonun başına kurulur ve o büyülü kutuyu açar. İçinde ne istersen vardır.Zenginlik,fakirlik,aksiyon,dram,korku vs vs. Aslında ne istersen değil 'hayatında ne eksikse ' o vardır. Çünkü insan her daim kendindeki eksikleri izleyerek mutlu olur. Bu sadece yüksek mertebe açısından değil aynı zamanda alçak mertebe açışından da böyledir.Mesela orta düzey geliri olan bir kişi içinde zenginlerin olduğu bir diziyi imrenerek hatta kendini oradaki karakterlerin yerine koyarak bir rahatlama, sinema dilinde katharsis yaşar.Aynı kişi sürekli zulüm gören beş parasız birini izlediğinde ise bu sefer ben öyle değilim rahatlamasını yaşar. Yani o büyülü kutuda dönüp du...

Dost mu ? Arkadaş mı?

Resim
Gün içerisinde çok kolay ağzımızdan dökülen kelimeler var;dostum,arkadaşım,kankam,kankim, canım, cicim vs vs. En çok hakkı yenen kelimenin dostluk olduğu kanısındayım. Hayatınızda bir çok insanın dokunuşları ile yaşarsınız. Eğer bir insan sizi hep mutlu ediyorsa ona karşı bir koala moduna geçme yarışında olan çok kişi var etrafımda.Hep onunla vakit geçirir, en yakınının o olduğunu iddia eder, her şeyini ona anlatır gibi.Ancak öyle bir an gelir ki bir adet tatsız vaka yaşanır.O çok sevilen göklere çıkarılan kişi anında yerin 7 kat dibine sokulur.Çünkü pembe baloncuklar patlamaya başlamıştır. İnsan ilişkilerindeki en kilit noktadır , hani şu rezil ve vezir durumu.Sen zaten hep vezir olamayı arzuluyor isen rezil olmaya mahkumsundur. Çünkü her anın bir şahı da bulunmakta.Yani elbet bir gün gözden çıkarılırsın. Ama rezil olmaktan yana bir sıkıntın yok ise (tabi ki de haklı olduğu müddetçe) kazanan tarafa doğru gidiyorsun demektir. Dostluk kavramı tam burada devreye giriyor işte. Dost ...

Hayat Sorunsalı

Resim
                                  Merhaba pek saygıdeğer ahali... Sebebi ziyaretimiz belli."Hayat Sorunsalı"... Hayat sorunsalı; anne karnından çıkıp beyaz ışığa göz kırptığımız ilk andan başlayıp , bize biçilen yaşam süresinin sonunda yine beyaz ışığa göz kırparak tamamladığımız bir maratondur.Kimimiz belli bir yaşa gelene kadar robot gibi yaşamakta (ki ne mutlu onlara bir süre sonra bir sıkıntı olduğunu fark ediyorlar.) kimimiz ise ölene dek robot hayatı mod on, hemde son sürüm. Doğarsın , etrafını keşfedersin, yürürsün, konuşursun falan derken hoop bi bakmışsın elinde kalem defter bir sırada oturmuş karşına ailen tarafından öğretmen olduğu söylenmiş ve çok kıymetli bir insan dikilmiştir.A şimdi hak yemeyelim bir de bunun ana okulu denen hazırlık maçı var.Orada oyun oynayarak okula ısınan çocuklar daha sonra kabusa ayak uydurmaya çalışırlar.Neyse.Okul başlar sınavlar ardından gelir.Özel dersler, a...